Hayata ve bir üst öğrenime hazırlama süreci olarak görülen ilkokul eğitiminde yaşam boyu kullanılacak olan kritik kazanımlar ele alınmaktadır. Bu nedenle ilkokul döneminde kazanılan bilgiler, beceriler, deneyimler ve değerler daha sonraki öğrenme sürecinde başarıyı belirleyen unsurlardan bazılarıdır. İlkokul döneminde okul, öğretmen ya da öğrenci kaynaklı yaşanan sorunlar gelecek öğrenmeleri de etkileyeceği için ilkokullarda yaşanan sorunları tespit etmek önemli görülmüştür. İlkokullarda yaşanan sorunlardan birinin gelişime açık alanların tespit edilmesi olduğu söylenebilir. Bu çalışmanın amacı öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşlerine göre ilkokulların gelişime açık alanlarını belirlemektir. Nitel araştırmaya uygun olarak durum çalışması yöntemi esas alınmıştır. Araştırmanın katılımcıları 14 sınıf öğretmeni ve ilkokullarda görev yapan 5 okul yöneticisidir. Katılımcılar ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formu ile toplanan görüşler içerik ve betimsel analizi yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Araştırma verilerine bağlı olarak eğitimcilerin görüşleri; okul binası, veli, öğretim süreci, taşımalı eğitim, personel, araç ve gereç eksikliği temalarında sunulmuştur.

Bu çalışmanın amacı, okul yöneticilerinin yönetim tarzı ile okulların sosyal sermaye düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada okul yöneticilerinin yönetim tarzları “demokratik yönetim tarzı, otoriter yönetim tarzı ve ilgisiz yönetim tarzı” olmak üzere üç boyutlu ele alınmıştır. Nicel araştırma desenine göre düzenlenmiş olan bu araştırmada ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. 2021-2022 eğitim öğretim yılında Mersin ilinde, oransız eleman örnekleme yöntemi ile belirlenen 329 kadın ve 221 erkek olmak üzere toplam 550 öğretmen, araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmada, Okul Yöneticilerinin Sergilediği Yönetim Tarzı Ölçeği ile İlköğretim Okulların Sosyal Sermaye Düzeyi Anketi kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı analizler, korelasyon ve regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul yöneticilerinin yönetim tarzı ile okulların sosyal sermaye düzeyi arasında yüksek düzeyde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Demokratik yönetim tarzı ile okulların sosyal sermaye düzeyi arasında yüksek düzeyde, otoriter yönetim tarzı ile orta düzeyde, ilgisiz yönetim tarzı ile çok zayıf düzeyde bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulgularına göre demokratik yönetim tarzının benimsendiği okulların sosyal sermayesinin de oldukça yüksek olacağı anlaşılmaktadır. Okullarında demokratik yönetim tarzını benimsemiş okul yöneticileri, okulların etkililiğinin en önemli belirleyicilerinden olan sosyal sermayenin yüksek tutulmasıyla daha nitelikli bir eğitim imkanı ve ortamı sağlayacaklardır.

Bu araştırmada, bilim okuryazarlığının arttırılmasına yönelik okullarda yapılabilecek çalışmaları belirlemek amaçlanmıştır. Bu araştırmanın evrenini YÖK ulusal tez veri tabanında yer alan, konusu “Bilimsel okuryazarlık” olan 2000-2022 yılları arasında yapılmış 2 doktora ve 20 yüksek lisans tezi oluşturmaktadır. Araştırmada evrenin tamamına ulaşılmış ve tezler araştırmanın amacına uygun olarak incelenmiştir. Bu araştırma, nitel araştırma metodolojisi kapsamında yürütülmüş betimsel bir çalışmadır. Verilerin toplanmasında, belgesel tarama kullanılmıştır. Yapılan çözümlemeler sonunda bilimsel okuryazarlığını arttırmaya yönelik hem öğretmenlere yönelik hem de öğretim programı ve ders kitabı için öneriler derlenmiştir. Bilimsel okuryazarlığı arttırmaya yönelik okullarda yapılabilecek çalışmaların en önemli ayağını oluşturan öğretmenlere bilimsel okuryazarlık etkinlikleri ile ilgili hizmet içi eğitimler verilmesi, öğretmenliğe başlamadan önce bu etkinliklerle ilgili programların lisans eğitimde yer alması önerilmektedir. Ayrıca bilimsel okuryazarlık temalarının tüm öğretim programlarında yeterli düzeyde yer alması, bilimin doğası öğretiminin farklı sınıflarda uygulanmasını, öğrencilerin bilimin doğası süreçlerinde aktif olarak yer almalarını ve öğretmenlerin lisans öğrenimleri sırasında bilimin doğası dersini almalarını önerilmektedir.

Bu çalışmanın amacı, Covid-19 salgın sürecindeki uzaktan eğitimde sınıf öğretmenlerinin yaşadıkları deneyimleri ve bu süreç hakkındaki düşüncelerinin neler olduğunu ortaya koymaktır. Araştırma 2021-2022 eğitim öğretim yılında yapılmış olup araştırmanın çalışma grubunu ise Tarsus ilçesinde merkez ve köy okullarında çalışan 10’u kadın 10’u erkek olmak üzere toplam 20 sınıf öğretmeninden oluşturmaktadır. Veriler nitel araştırma yöntemlerinden, fenomenoloji deseni kullanılarak toplanmıştır. Fenomenoloji bireylerin bildiği, gördüğü veya farkında olduğu, olaylarda derinlemesine bilgi sahibi olmadığı olgu ve durumlarda kullanılan bir desendir. Araştırmada, uzaktan eğitimin öğretmen ve öğrenciye etkilerinin bilinmesi fakat uzaktan eğitim durumu ve olgusu hakkında ayrıntılı bilgi birikiminin bulunmaması, fenomenoloji deseninin kullanılmasının temel nedeni olmaktadır. Veri toplamak için ise yüz yüze görüşme tekniği kullanılmıştır. Veriler, araştırmacı tarafından görüşme formları hazırlanarak toplanmış ve içerik analizine tabi tutulmuştur. Verilerin elde edilmesi için katılımcılara “Uzaktan eğitim süreci bir öğretmen olarak size eğitim ve öğretimle alakalı ne gibi tecrübeler kazandırdı? Açıklar mısınız? Sorusu sorulmuştur. Yapılan araştırmada, sınıf öğretmenlerinin %65 olumsuz, %35 ise olumlu görüş belirterek çeşitli sebeplerden dolayı uzaktan eğitim yerine ilkokullarda yüz yüze eğitimi tercih ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Sınıf öğretmenlerinden ulusal ve uluslararası projelerde görev alanların uzaktan eğitim sürecinin olumsuz yönlerini daha kolay atlattıkları görülmüştür. Sınıf öğretmenlerine çeşitli projelerde görev almaları önerisinde bulunulmuştur.

Kapsayıcı yoluyla eğitim uygulamaları; özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin, genel eğitim ortamlarındaki eğitim-öğretim sürecine, gerekli destek ve düzenlemelerin yapılarak dâhil edilmesi anlamında kullanılmaktadır. Özel gereksinimli öğrencilerin kendilerini sınıf ortamında değerli hissetmeleri, eğitim öğretim sürecindeki başarılarını etkilemektedir. Sınıfta ortamında değerli hisseden öğrenci daha kolay sosyalleşebilir, derslere daha fazla odaklanabilir ve tecrübelerini daha kolay paylaşabilir. Öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve güçlü yönlerine göre sportif/sanatsal faaliyetlere yönlendirilmeleri ve bu tecrübelerini sınıf arkadaşlarıyla paylaşmalarının onların değerlik algısını yükselteceği ve sosyal uyumun düşünüldüğünden bu çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur. Araştırmanın amacı öğrencilerin sportif/sanatsal faaliyetlere katılmalarının onların sosyal uyumlarını ne yönde etkilediğini ortaya koymaktır. Bu çalışmada öntest-sontestli tek denekli yarı deneysel araştırma yöntemi sağlanacağı kullanılmıştır. Araştırmanın denekleri 2022-2023 eğitim öğretim yılında Mersin Mezitli ilçesi Ahmet Hocaoğlu İlkokul’nda eğitimine devam eden özel gereksinimli öğrencilerinden; akran zorbalığında zorba rolünde olan ve/veya sosyal uyum problemleri ile sınıf öğretmenleri tarafından rehberlik servisine yönlendirilen 8 öğrenciden oluşmaktadır.